Shadow

İşte Türkiye’nin siber suç haritası

“Türkiye’de Bilişim Suçları” adlı araştırmaya göre, siber suç işleme oranında ilk üç sırayı, Muğla, Antalya ve Eskişehir alıyor. Suç türlerine göreyse, banka ve kart suçlarında Antalya, bilişim sistemlerine izinsiz girişte Batman, telif haklarını ihlalde Muğla, müstehcenlik suçlarında İzmir başı çekiyor.

Adli Bilişim Uzmanı Çığır İlbaş ve Av. Mehmet Ali Köksal tarafından hazırlanan ve 1990 – 2011 yılları arasını kapsayan “Türkiye’de Bilişim Suçları” adlı araştırma, siber suçların haritasını ortaya koyuyor. Araştırmaya göre, siber suçlarda il bazında İstanbul, Muğla ve Antalya; coğrafi bölge bazında ise Marmara, Ege ve Karadeniz bölgeleri ilk üç sırada yer alıyor. Suç türlerine bakıldığında ise, ‘banka/kart’ suçlarında ilk üç sırayı, Antalya, İzmir ve Denizli; ‘Bilişim Sistemi’ (Sistemlere izinsiz giriş) suçlarında ilk üç sırayı, Batman, İstanbul ve Muğla; ‘Telif Hakları’ suçlarında ilk üç sırayı, Muğla, Antalya ve Eskişehir; ‘Müstehcenlik’ suçlarında ise ilk üç sırayı, İzmir, İstanbul ve Gaziantep alıyor.

İNTERNET YAYGINLAŞTI VAKA ARTTI

‘Çocuk İstismarı’ suçlarında ilk üç sırayı, Antalya, Çorum ve İzmir; ‘Kişisel Veriler’ suçlarında ilk üç sırayı, Bayburt, Çanakkale ve İstanbul; ‘5651 Sayılı Yasa’ suçlarında ilk üç sırayı, Yalova, Edirne ve Çanakkale alıyor. Hukuk davalarının toplamına bakıldığında ise, en çok dava konusu olan siber suç oranında ilk üç sırayı, Muğla, Antalya ve Eskişehir alıyor. Araştırmaya göre, 1990 – 2003 yılları arasında toplam bilişim suçu dava sayısı 389 adet olarak gerçekleşti. 2004 yılında ise bu sayının 429 oldu ve sonraki yıllarda hızlanarak arttı. Araştırmacılara göre, bu durumun temel nedenlerinden biri, Türkiye’de ilk internet bağlantısının 1993 yılında yapılması ve hanelerde İnternet kullanımının yaygınlaşmasının 2000’li yılları bulmasıdır.

2003 ÖNCESİ VAKA NEDEN AZ?

Araştırmacılara göre, “Bilişim suçları konusuna özel ilk yasal düzenlemeleri getiren Yeni Türk Ceza Kanunu’nun 12.10.2004 tarihinde kabul edilmesi ve önceki yıllarda bilişim suçları ile mücadele eden özel kolluk kuvvetlerinin bulunmayışı, 1990 – 2003 yılları arasındaki dosya sayısının az oluşunun nedenlerinden birisi olarak yorumlanabilir. 1990 – 2003 yılları arasında bilgisayar kullanımı yaygınlığı ve bilişim okuryazarlığı oranlarının düşük olması ve suça maruz kalan şahısların yasal haklardan yoksun oluşu da söz konusu dönemdeki bilişim suçu dava dosyalarının az sayıda olmasının nedenleri arasında sayılabilir.”

2007’DEN İTİBAREN AZALMA VAR

Önceki yıla göre dava dosyalarındaki artış hızları, 2005 yılına kadar artarak yüzde 212,82 seviyesine ulaştı. 2006 yılında yüzde 190,69 oranına geriledi ve 2007 yılında rekor bir düşüşle dört yıl önceki oranına yaklaşarak yüzde 101,41 oranına indi. Sonraki yıllarda artış hızı giderek azaldı ve 2010 yılında yüzde 23,41 seviyesine kadar düştü. 2011 yılı ilk 7 aylık verilerden elde edilen aylık ortalama 2010 yılının aylık ortalamasıyla karşılaştırıldığında, 2011 yılında değişim oranı yüzde 1,05 olarak ölçüldü.

BİLİŞİM POLİSİ CAYDIRICI OLDU

Bilişim Suçları ve Sistemleri Şube Müdürlüğü, 25.04.2007 tarihinde kuruldu. 2007’den itibaren bilişim suçlarıyla mücadele eden kolluk birimleri ve personel sayılarında artış oldu. 2007 yılında bilişim mevzuatı açısından yaşanan en önemli gelişme, 5651 sayılı ‘İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesiydi. Araştırmacılara göre, söz konusu kanunun yeni bir yasal düzenleme olarak potansiyel suçlular üzerinde caydırıcı bir etki yaratmış olması olasılığı yüksek.

DOSYA SAYISINDA DÜŞÜŞ EĞİLİMİ

Bilişim suçlarına konu olan toplam dava dosyası sayısı 2010 yılında 19.783 olarak gerçekleşti. 2010’da her aya ortalama 1.648 dava dosya düştü. 2011 yılı Ocak – Temmuz ayları arasında ise toplam dosya sayısı 11.665 olarak gerçekleşti. 2011 yılına ait aylık ortalama dosya sayısı ise 1.944 oldu. Araştırmacılara göre, 2010 yılı verileri ile 2011 yılı 6 aylık verileri karşılaştırıldığında, bilişim suçu davalarının yıllık artış oranının 2011 yılında yüzde 17,96 olarak gerçekleştiği görülüyor. Araştırmacılar, “Koşulların devamı halinde 2012 yılı ve sonraki dönemlerde toplam dava sayısındaki artışın yavaşlayacağını söylemek mümkündür.” tespitini yapıyor.

ORGANİZE SUÇ ORANI YÜZDE 30

Çok sanıklı dava dosyaları organize suçlar konusunda bilgi veriyor. Sanık sayısı ve dava dosyası sayısı farkının, dava dosyası sayısına bölünmesi ile elde edilen oran 2002 yılında 0,78 olarak hesaplanmış. Araştırmaya göre, 2002 yılında 87 davada 155 kişi sanık olarak yargılandı. Söz konusu oran, 2006 yılından itibaren yüzde 30,88 – yüzde 36,43 aralığında değişti. Çok hafif bir azalma trendi gösterdi. Bu durum, organize suçların toplam suçlar içindeki oranının sabit ve yüzde 30 seviyelerinde olduğu biçiminde yorumlanabilir.

ARAŞTIRMADAN ÇIKAN SONUÇ NE?

Adli Bilişim Uzmanı Çığır İlbaş ve Av. Mehmet Ali Köksal tarafından hazırlanan ve 1990 – 2011 yılları arasını kapsayan “Türkiye’de Bilişim Suçları” adlı araştırmasının sonuç bölümünü ise yorumsuz paylaşıyorum:

“Türkiye’de mahkeme kayıtlarına geçen ilk bilişim suçunun işlendiği 1990 yılından günümüze kadar yıl ve il bazında mahkemelere intikal eden dava dosyaları ve sanık sayıları üzerinde yaptığımız çalışmada, bilişim suçları ile mücadele çalışmalarının yüksek derecede etkin olduğu tespit edilmiştir.

Günümüzdeki koşulların aynı biçimde muhafaza edilmesi ve çalışmaların devamı halinde 2012 yılından itibaren bilişim suçlarındaki artışın yerini azalmaya bırakacağı görülmektedir. Benzer şekilde çok sanıklı (organize) suçlarda hafif bir azalma trendi olduğu tespit edilmiştir.

Bilişim sistemlerine yönelik suçlar ve müstehcenlik suçları ile ilgili önlemlerin etkinliği belirgin biçimde görülmektedir. Ancak banka kredi kartı suçları, telif hakları konusundaki suçlar, kişisel verilerle ilgili suçlar ve çocuk istismarı konulu suçlarla ilgili mücadele ve bilinçlendirme çalışmalarının artması gerektiği dikkati çekmektedir.

Özellikle internet banka dolandırıcılığı suçları ile mücadele edebilmek için kullanıcıların bilinç seviyelerindeki artış oldukça önemlidir.
İnternet banka müşterilerinin mobil imza, tek kullanımlık şifre üreten token cihazları ve mobil yazılımlar kullanarak güvenliklerini artırmaları mümkündür. Ayrıca bu tür suçlara zemin hazırlamamak ve farkında olmadan iştirak etmemek için kablosuz internetin şifre ile kullanılması ve internet aboneliğinin başka kullanıcılar ile paylaşılmaması oldukça büyük önem taşımaktadır.

Bilişim suçlarındaki delillerin özel nitelikleri nedeniyle davaların diğer suçlara nispeten daha kısa sürelerde sonuçlanması gerektiği bilinmektedir. Bu nedenle, bilişim suçu konulu davalara ilişkin delil toplama, tespit ve karar süreçlerinin ivedi bir biçimde gerçekleşmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Mevzuatta yapılacak düzenlemeler, kolluk kuvvetlerinin düzenli çalışmaları ve bilgilendirici faaliyetlerin desteği ile önümüzdeki dönemlerde bilişim suçlarının kontrol altına alınabileceği görülmektedir. Ancak bilişim suçları ile mücadelenin diğer suçlara göre daha dinamik bir zeminde gerçekleştiği göz ardı edilmemelidir.”