İnternetin doğuşuyla birlikte, insanoğlunun bilgiye/malûmata ulaşma metotları da değişikliğe uğradı. Medyada taşlar yerinden oynuyor. Gazeteler, televizyonlar, dergiler, internetin nefesini enselerinde hissediyorlar.
Çünkü internet, özellikle genç kuşağın, bilgiye ulaşma şekliyle, farklı bir yol çıkarıyor karşımıza. Bazı yorumlarda, “Gazeteler ölüyor”, “Medya bitti, yaşasın yerini biz alacağız” gibi “uç” ifadeler yer alsa da, özet olarak şunu söylemek mümkün:
Medya dediğimiz şey bir bütündür. “Medya bitti, yaşasın yerini biz alacağız” diyenler, kendilerinin de zaten medyanın içinde olduklarının farkında değil. İçinde olduğun şeyin bittiğini söylediğin zaman, sen de bitmiş olmuyor musun? Ya da kendi kendinin yerini mi alacaksın? Kavramları doğru yerlerde kullanmak gerek!
Kafaları fazla karıştırmadan, hemen özetleyelim, işin özü şudur: Değişen tek şey, insanoğlunun bilgiye ulaşım şekli, bilgiye erişimde kullanılan araçlar ve bu araçların getirdiği alışkanlıklar. Kil tabletlerden kağıda ulaşan insanoğlu, kağıttan sonra internetteki araçlarla iletişim kurmaya doğru bir gidiş içinde.
Burada, araçlar değişirken, medyanın içinde yer alanların, bu dönüşüm ve araçların değişimi sırasında, değişimi yakalayıp yakalayamayacakları önemli. Bir yayın, kâğıda yapışıp kalıyor ve değişime direniyorsa, kaybetmeyi baştan kabul etmiş demektir.
Bu konu gündeme gelince verilen örnek genelde şudur: Televizyonun çıkışında, ‘radyo öldü’ diyenlere rağmen, radyonun hala -cılız da olsa- yaşamını sürdürdüğü hatırlatılır. Buna benzer şekilde, basılı (kâğıt) yayınların medyadaki oranı azalıp, elektronik medyanın oranı artmakla birlikte, kağıdın tamamen hayatımızdan çıkıp çıkmayacağına ilişkin net bir şey söyleyemiyoruz.
Bu konuda batıda yapılan tartışmalarda, internet yayınlarının anlık gelişmeleri daha hızlı bir şekilde aktardığı için yaygın kullanılacağı/kullanıldığı, gazetelerin de derinlikli haber ve analizler için editöryal ve fikirsel bir işlev yükleneceği/yüklendiği yönünde.
En azından bu dönüşüm sürecinin geçiş aşamasında, gazeteler kendilerini bu şekilde konumlandırmak zorunda kalacak. Sonrasını ise hep birlikte yaşayıp göreceğiz!