Huffingtonpost.com’un kurucusu Arianna Huffington, “Bugün sosyal medya, büyük bir dalga. Hükümetler de bunun farkında. Bir çok kişi, bu platformları seslerini duyurmak için kullanıyorlar. Bir devlet kurumunda artık tam şeffaf olmadan sorumluluk almak mümkün olmayacak.” dedi.
Dünyaca ünlü ekonomist, yazar ve Huffingtonpost.com’un kurucusu Arianna Huffington, sosyal paylaşım sitelerinin yaygınlaşmasıyla birlikte bilginin artık saklanamaz hale geldiğini, bu durumun da dünyada Arap baharı başta olmak üzere pek çok şeyi değiştirecek bir güç oluşturduğunu söyledi. İstanbul SwissOtel’de düzenlenen Digital Age Konferansı’nda konuşan Huffington, “Bugün sosyal medya, büyük bir dalga. Hükümetler de bunun farkında. Bir çok kişi, bu platformları seslerini duyurmak için kullanıyorlar. Herakles, aynı ırmağa iki kez giremeyeceğinizi söylemiştir. Bunu hepimiz biliriz. Hem şirketler, hem devletler tarafından olsun, artık iletişimin eskisi gibi olamayacağının herkes farkında. Arap baharını düşünün, Tunus’ta başladı. Kahire’ye yayıldı. Atina’ya oradan da Wall Street’e yayıldı. Artık milyonlarca kişi, sıkıntılarını daha açık ifade ediyor. Artık hükümetler saklanamaz markalar da saklanamaz. Saklanma dönemi bitti.” dedi.
WIKILEAKS BİLGİYE BAKIŞIMIZI DEĞİŞTİRDİ
Bilginin paylaşımı ve yayılımıyla ilgili olarak Wikileaks örneğini veren Huffington, “Wikileaks, bilgiye ve devletlere bakışımızı değiştirdi. Devletlerin bilgiyi nasıl gizlediklerini gördük. Bireyler bilgiyi aslında gizlemek istemiyor. Her şey gizli kalsın demiyor. Şunu gördük, hükümetlerin vatandaşlarına açıkladıklarıyla gerçekler arasında büyük farklar vardı, biliyorduk ama bu kadar farklar olduğunu, hükümetlerin bunları maskelediğini görmek ilginçti. Örneğin, Afganistan’la ilgili gerçekler açığa çıktı. ABD Başkanı Barack Obama, Afganistan’da işlerin yolunda gittiğini anlatıyordu. Wikileaks’tan anladık ki işler hiç de iyi gitmiyormuş. Hükümetlerin arttık bilgiyi gizlemesi kolay değil. Bir devlet kurumunda artık tam şeffaf olmadan sorumluluk almak mümkün olmayacak. Politikacılar seçilirken şeffaflık der, seçildikten sonra her şeyi gizleme çalışırlar. Biz demokrasinin yaşamasını istiyorsak devletin bizim adına ne yaptığını bilmek zorundayız.” şeklinde konuştu.
TWITTER OLMADIĞI İÇİN Mİ DEVRİM OLMUYORDU?
Sosyal paylaşım sitelerinin Arap Baharı ve sonrasında batıya da sıçrayan isyan ve protestolarla ilgili olarak yöneltilen, “Biz bugüne kadar Twitter olmadığı için mi devri yapamıyorduk?” sorusuna ise Huffington şu cevabı verdi: “Twitter’sız devrim de yapıldı, Facebook’suz da devrim yapıldı tarihte. Teknolojinin getirdiği şey burada hız. Daha hızlı iletişim kurulabiliyor. Sosyal medya bu süreçi hızlandırıyor. Twitter’ın kurucuları, ‘Twitter teknolojinin değil insanın bir zaferidir’ diyor doğrudur. Her şey insanda bitiyor, her şey insanın doğasında. Teknoloji sadece bir araçtan ibarettir.”
GÜÇ ARTIK EL DEĞİŞTİRİYOR
Teknolojinin getirdiği iletişim araçlarının, dünyada gücün el değiştirmesine neden olduğunu belirten Huffington konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Gücün el değiştirmesi bence çok iyi. Çünkü temsili demokrasi bazı özel ilgiler çerçevesinde yürütülüyor. Seçilmek pahalı. Seçilmişlerin kamu politikaları, onları seçen şirketlerin çıkarlarını koruyor. Banka krizinde ne oldu? Kaçtı gitti adamlar. Bankaların borçlarını vatandaşlar ödedi. Wall Street’te insanlar işte buna isyan ediyor. Obama, seçilmeden önce sosyal medyayı kullandı. Online ve offline medyayı etkin bir biçimde kullandı. Başarılı olmak istiyorsanız hem online hem de offline mecrayı kullanmak zorundasınız.”
İNTERNET ÖNCE VAHŞİ BATI GİBİYDİ
İnternetin zamanla olgunlaştını belirten Huffington, “İnternet gerçekten olgunlaştı. İlk yıllarında ergendi. Şimdi online platformlarda, daha olgun iletişim formları görüyoruz. İlk zamanlar internet, ABD’nin vahşi batısı gibiydi, kim kime dum dumaydı. Artık herşey kanıtlanabiliyor. Biz başı boş bıraksaydık, sosyal medya kaosa dönecekti. Buna müdahale etmek benim gibi editörlerin görevi. Sosyal medyanın asıl gücü özgürlüğü, şeffaflığı ve hesap verebilirliği. Şeffaflık hiç olmadığı kadar önemli. Teknoloji araçlarla birlikte gerçeği daha iyi görebiliyoruz. Ve hep birlikte değişimi gerçekleştirebiliyoruz.” şeklinde konuştu.
MEDYADA GÜVEN UNSURU ÖNEMLİ
Huffington, “Eski ve yeni medyanın farkı şu; eski medya dikkat eksikliğinden muzdaripti, yeni medya ise obsessif kompulsif bozukluktan muzdarip.” dedi. Huffingtonpost.com olarak, gazeteciliğin formlarını reddetmediklerini ancak bunu yeni platformlara entegre ettiklerin ifade eden Huffington, sözlerine şöyle devam etti: “Açıklık, saydamlık ve en yeni teknolojileri kullanıyoruz. En önemli konu, her yerde çoklu seslere ulaşılmasıdır. Kime güveneceğimiz çok önemli bir sorudur. Okurlarınızı içeriklerimize güvenmesi çok önemlidir. Bu güven unsurunun tesis edilmesi gerekiyor. Şu an karşımızda duran hibrit gelecek. Web siteleri artık büyük medyanın bir parçası olacak. Geleneksel medyanın da bir parçası olacak belki. Biz okuyucularımıza sadece bir öykü mü anlatıyoruz. İş burada bitmiyor. Biz Afganistan’daki askerlerin öykülerini anlatabileceği bir platform kurduk. Okuyucularımız da buna katkı verdi. Editörlerin bu bilgileri düzenlemesi gerekli, bu yüzden bugün hiç olmadığı kadar editörlere ihtiyacımız var.”
HER VATANDAŞ ARTIK GAZETECİ
Eski medya ile yeni medya arasındaki ayrımı sona erdirmek istediklerini belirten Huffington, “Biz, yeni medyadan gelen bilgileri eski medyaya entegre etmek istiyoruz. Yeni medyada çok fazla bilgi var ama bu bilgiler ana akım medyada yayınlanmıyor. Artık her vatandaş bir gazeteci. Siz de bunu fark edebiliyor ve elde ettiğiniz bilgileri yayabiliyorsanız başarılısınız demektir. Örneğin, kadına şiddet, gerçeği gizleme ve sansür çabaları var. Buna insanlar isyan ediyor ve sosyal medya insanlara seslerini duyurmak için yeni araçlar veriyor. Gerçeği duyurma çabaları antik çağlardan bu yana var.” dedi.
GERÇEĞİ BULMAK GAZETECİNİN İŞİ
Kitlelerin bugün müthiş bir enformasyon bombardımanı altında olduğunu hatırlatan Huffington şunları söyledi: “Hangisi gerçek hangisi, dezenformasyon bunu nasıl anlayacağız ve okurlarımıza bunu anlaşılır bir şekilde nasıl anlatacağız? Bilgiyi elde etmek ve araştırıp, doğru bir şekilde okuyucuya sunmak bizim işimiz. Gelen bilgilerin doğru olup olmadığını kontrol etmek ve sonra yayınlamak zorundayız. Biz Huffingtonpost.com’daki yazarlarımıza ‘Hata yapar ve 24 saat içinde düzeltmezseniz yayınınızı durdururuz diyoruz. Biz yorumcu gazeteci olmayı önemsiyoruz. Biri dünya düz biri de yuvarlak diyorsa ikisini de koyamam. Koyarsam, kendi yorumumu da koyarım.”
HUFFINGTONPOST TÜRKİYE’Yİ AÇACAĞIZ
Gazeteci bir babanın çocuğu olarak Atina’da doğduğunu ve Türkiye’ye yabancılık çekmediğini belirten Huffington, “Türkiye’ye baktığım zaman, sosyal mecraların yoğun kullanıldığını görüyorum. Özellikle Facebook’ta çok genç bir kullanıcı kitlesi var. Yeni nesil olarak artık dinlemeyi sevmiyoruz. Yakında Huffingtonpost Türkiye’yi açacağız. Yeni medya insanlara kendi öykülerini anlatma fırsatı veriyor. Bizim sırf bu amaçla işe aldığımız editörlerimiz var. Rakamların öykülerini anlatıyorlar. Ekonomik durgunluğun arkasında yatanları anlatıyorlar.” dedi.