İnternette işlenen suçlara ilişkin yasal düzenlemeler yapılırken ya özgürlük ya da güvenlik seçeneğinin sunuluyor. Doç. Dr. Ali Ergur’a göre, bunun sonucunda da tercih güvenlikten yana yapılıyor ve özgürlükler kısıtlanıyor.
Türkiye Bilişim Derneği tarafından düzenlenen 14. Bilgi İşlem Yöneticileri Semineri çerçevesinde düzenlenen “Gereği düşünüldü: İnternet Suçludur” panelinde, internette işlenen suçlarla ilgili çıkarılması gündemde olan yasalar konuşuldu.
Çocuk pornosunun yasal olarak tanımlanmış olmadığını belirten Avukat Mehmet Ali Köksal, Türk Ceza Kanunu’nun 226. maddesiyle, bu konuyla mücadelenin mümkün olmadığını söyledi. Bu sorunla mücadele için yeni yasa çıkartmak yerine 226. maddede düzenleme yapılması gerektiğini belirten Köksal, “Bizde her konu için ayrı yasa çıkarmak gibi kötü bir alışkanlık var. Oysa mevcut yasalarda yapılacak değişikliklerle bu konu çözülebilir. Bunu yapmak yerine yeni bir yasa çıkarılması, internetin zaptu rapt altına alınmak istediği yönünde endişeler doğuruyor” dedi.
İnternet suçlarıyla ilgili yasanın başlangıçta çocuk pornosuyla mücadele için gündeme getirildiğini belirten Köksal şöyle devam etti:
“Şimdi yasaya ‘cevap ve düzeltme hakkı’ diye bir madde eklendi. Bununla ne amaçlandığı belli değil. Çocuk pornosu ya da kumar sitelerinden neyin düzeltmesini isteyeceğim. O zaman akla, bu yasanın amacının internetteki eleştirel sitelerin engellenmesinin amaçlandığı geliyor.”
“KAZALAR ARTTI, KURAL GELDİ”
Turk.Internet.com Genel Yayın Yönetmeni Füsun Sarp Nebil ise, internetin şu an yaşadığı süreci, 1800’lü yıllarda otomotiv endüstrisinin durumuma benzetti. Nebil, “Nasıl otomobiller yaygınlaşmaya başladığında kazalar arttı ve trafik kazaları, trafik lambaları ve trafik kuralları konulduysa, internette de aynı şekilde düzenlemeler yapılması zorunludur” dedi.
TEMİZ İNTERNETE AB FONU
Avrupa’da internetteki içeriğin ‘yasadışı içerik’, ‘zararlı içerik’ ve ‘istenmeyen içerik’ olarak üç gruba ayrıldığını hatırlatan Tüm İnternet Derneği Başkanı Cem Çelebiler, Avrupa Birliği’nde uygulanmakta olan ‘Safer Internet Plus’ projesine benzer çalışmalar yapılması gerektiğini söyledi. Bu merkezin kamudan bağımsız bir merkez olarak, zararlı sitelerle ilgili gelen ihbarları değerlendirdiğini ve gerçekten sakıncalı olan siteleri de internet servis sağlayıcılarla işbirliği içinde engellediğini kaydetti. Çelebiler, Türkçe’de ‘Safer Internet Plus’ kavramının ‘Temiz İnternet’ olarak adlandırıldığını ve AB’ye aday ülkeler için bu birimin kurulması için finansal destekler sağlandığını söyledi.
“DÜZENLEME GECİKTİ”
Telekomünikasyon Kurumu Teknik İletişim Uzmanı Osman Nihat Şen de, Türkiye’nin internet konusunda düzenlemeler yapmakta geç kaldığını belirterek, “Sivil toplum kuruluşları, kendi içerisinde çözüm üretmekte geç kaldı. Sektör kendi kurallarını belirleseydi, yasal düzenlemeler yapılırken bu kurallar esas alınırdı” dedi. Bilişim suçlarında delil toplama ve bilgisayar incelemenin çok önemli bir konu olduğunu vurgulayan Şen, internet gibi çok kaypak bir alanda delillendirmenin çok zor olduğunu söyledi.
“KAFELER LANGIRT SALONU GİBİ”
Panelin yöneten Bilişim Suçları Yasa Tasarısı Komisyon Başkanı Eşref Adalı, “Türkiye’de MSN kullanan internet kullanıcısı sayılıyor. Eğer öyleyse ben internet kullanıcısı değilim” dedi. İnternetin web, e-posta, ftp gibi çeşitli unsurlarını işlevsel olarak kullananların gerçek manada internet kullanıcısı olarak kabul edilmesi gerektiğini belirten Adalı, “Şu an internet kafelerin bizim zamanımızdaki langırt salonlarından farkı yok. Bunların adlarını değiştirmek, internet evi ve oyun salonu şeklinde sınıflandırmak lâzım. Çoğu internete bağlanmak için değil, oyun oynamak için gidiyor” dedi.
“ÖZGÜRLÜK MÜ, GÜVENLİK Mİ?”
Panelin son konuşmacısı Galatasaray Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Ergur ise konuya özgürlükler açısından yaklaştı. İnternetin çelişkilerle ikiliklerle geldiğini ifade eden Ergur şunları söyledi:
“İnternet bireyler açısından özgürlük ortamı sağlarken, devletler açısından da gözetim imkânı sağladı. Sistem bize iki seçenek sunuyor: Özgürlük mü, güvenlik mi? Bunun sonucunda da tercih güvenlikten yana yapılıyor ve özgürlükler kısıtlanıyor. İnternetle ilgili düzenlemeler yapılırken, tüm bu bağlamlara dikkat etmek gerekir.”